Admin
Admin
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 19/08/08
Mesaj Sayısı : 813
Nerden : İzmir
|
Konu: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah C.tesi Ara. 06 2008, 18:35 |
|
|
İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah
İki nefret düşkünüdür gece ve sabah... Umarsızca bir nefret ve aşk vardır onlarda. Gece sabahı erteler, sabah geceyi iple çeker hep, yorgunluğuna birazcık olsun dinginlik getirebilmek ve nefretini azımsamak için...
Olduramadığı zıtlığı anlatır ikisi de birbirine, biranın son yudumu gibi iğrençtir birbirlerine. Ölüm getirirken gece, doğumları müjdeler sabah. Tamamlamaktadırlar birbirlerini, ama kaossuz bir anarşi gibi yarım kalma arayışındadırlar hep. Öldürmedikçe nefretin düşkünlüğü, düşürdükçe çamura, pisliğe; sabah öldürmeye çalışır ve geceyi o anda fısıldar kulağına kötü bir kadın gibi; "En çok senden nefret ettim çünkü en çok sana aşık oldum."
Şehir burada nefrete tanıklık eder işte. Sokakları, insanları, martıları... Hepsi birer tanık olur bu nefretin soğuk ve karanlık yüzüne. İzmir, hep bilir bu tezatlığı ama o kuşatıcılığını yitiremez hiç. O tarafsız ve objektif olmalıdır. Sonra yine susar bu kavganın içinde İzmir. Bekler sabahı, tüm hasretiyle...
O anda gece sabaha selamını sunar ve nefretiyle beslediği aşkı anlatır ona. Neden nefret etmekte olduğu bir aşkı yaşadığını anlatır boş ve gürültüsüz bir geceye. Selamı destur eder bünyesine ve son gücüyle haykırmak ister. Yapamayacak olması, selamı kesmesini gerektirir.
Gece sabahı iter yine. Gözyaşlarını insanlara yağmur diye anlatarak karanlığı sürdürür ve sabahın sıcaklığını ertelettirir... Buna yağmur deriz biz ama onlar gözyaşlarından başka bir şey değildir. Zaten hep ıslak olmuştur, geç kalmış sabahlar… Şehrin ıslaklığı da buna eklenince bu hüzün daha da anlamsız kılar ikisinin nefretini. Şehir artık tüm hüznünü insanlığa dağıtır. Sessiz bir yolcu gibi girer gecenin koluna ve teslim eder onu sabaha. Ücretsiz bir aracıdır ikisinin arasında...
Bir anda dünyanın en güzel ezgisini fısıldar sabah, geceye. O ezgi gecenin sabaha selamı olur aklı selim bir saatte ve öyle getirir bize sabahı. Tıpkı yeni uyanmış bir bebeğin annesini çağırmak için gözyaşlarını akıtması gerektiği gibi...
İsyan ve hüzünle gelen bir selamdır gecenin sabah selamı... Durdurmaya çalışmadan gözyaşlarını, her sigarayı son sigaraymışçasına özlemle ve özenle içmek gibidir. Nasıl o an değeri anlamlandıran obje oysa başka bir anda da sabah, geceyi; gece de sabah anlamlandırmak için içilmeye gelecektir...
Son nefesinde ise gece yine yoldaşı hüzünü alıp gidecektir. Sabah yine onları selamlayıp görev teslimini yapacaktır. Sahte gülüş ve mutlulukların çarkını döndürmek için geldiğinde sabah, her şeyi unutturacaktır.
Öyle bir selamlaşma yaşanacaktır ki, pis ve korkulu bir gülümseme belirecektir her ikisinin de yüzünde. Hüzün arka planda el sallayacaktır, çekinerek sabaha... Ve aynı selamı alıp gidecektir yoldaşı geceyle birlikte...
Kimseye ulaşmayacak olsa da gecenin sabaha selamı, var olma ve onun hüznünde kaybolma dürtüsünü yaşatacaktır... Ölüm biraz gecikecektir ama kim bilir belki de artık ölüm ondan sonra ölüm olmayacaktır. Çünkü yaşam, onun sabaha sunduğu selamdan başka bir şey değildir ve o artık selamlamıyorsa ölüm şekil değiştirmek zorunda kalacaktır. En azından o, ölümü böyle bir değişime itecektir… Her sabah ölümlerle uyanan şehir rahatsızdır bu durumda. Can damarları günaşırı kopmaktadır. Önemli iş adamları, iş kadınları, devlet yöneticileri, müziğin ritüelleri bir bir gitmekteyken bu hayattan rahat olması da beklenemez zaten ondan. İzmir, her ölümle kaybetmektedir yaşanılırlığını. Gün geçmesin ki bir sanatçı gitmesin bu diyarlardan...
Fazlaca erken gelmiş bir ölüm, tanımadığınız birisine verdiğiniz selam olacak belki de. Selamınıza artık cevap vermeyecek olması ne kadar acıtır canınızı. Sanırım bir sanrılar gecesi var olacaktır yine ve sabah tüm sanrılarına rağmen bekleyecektir ölümsüz geceyi… İzmir bu durumdan bıkmış olacak ki artık bahar gelsin diye geceyi ertelemektedir hep. Sabahı da elinden geldiğince uzun kılmaktadır.
Ölmesin diye kimse vazgeçmiştir kendinden artık. Martılarına daha fazla sahip çıkıp, sokaklarını daha fazla doldurur olmuştur. Olur da birini kaybederse fazla üzülmesin diye...
Yazar: Alan Patel
Yayın Editörü: Julio Carrozzo |
|
Tayfun Gürağaç (VİP)
Site Moderatörü
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 13/10/08
Mesaj Sayısı : 641
Nerden : Ankara
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah Cuma Şub. 06 2009, 10:17 |
|
|
Gerçekten hoş bir yazı |
|
Yelda Erbakan
Admin
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 27/08/08
Mesaj Sayısı : 1615
Nerden : İstanbul
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah Cuma Şub. 06 2009, 16:52 |
|
|
hoş paylaşım için. |
|
Admin
Admin
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 19/08/08
Mesaj Sayısı : 813
Nerden : İzmir
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah C.tesi Şub. 07 2009, 23:26 |
|
|
önemli değil |
|
Esma Dağlar
Admin
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 09/01/09
Mesaj Sayısı : 1245
Nerden : İstanbul
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah Salı Şub. 10 2009, 21:34 |
|
|
hoşmuş |
|
Suzi Kiraz
Admin
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 20/08/08
Mesaj Sayısı : 787
Nerden : İzmir
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah Cuma Şub. 20 2009, 19:16 |
|
|
Güzel makale |
|
Ebru Koçak
Admin
Yaş : 36
Kayıt tarihi : 03/09/08
Mesaj Sayısı : 1322
Nerden : uzaydan
|
Konu: Geri: İzmir'in İki Düşmanı: Gece ve sabah Paz Mart 01 2009, 20:31 |
|
|
iyi bir makale |
|